PARŞÖMENİN TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ
Yazmanın genel tarihine bir bakış attığımızda, Antik Çağ’da yazarlar papirüsten yapılan rulolara yazma işlemlerini gerçekleştirir ve bu papirüsleri ya kutularda ya da özel yapılmış bölmelerde saklarlardı. Fakat bu ruloların zarar görme ihtimalleri çok yüksek olduğu için günümüze gelen pek fazla örnek olmamıştır.
Orta Çağ olarak adlandırdığımız döneme geldiğimiz zaman ise, artık yazıcılar hayvan derisinden yapılma parşömen kullanmaya başlamışlardır. Parşömenleri birleştirip oluşturdukları esere ise “kodeks” denir. Antik Çağ’dan en büyük farkı ise Orta Çağ’da kitapların tahta kapaklar arasında saklanmasıdır. Bu sayede günümüze birçok örnek kalabilmiştir.
Günümüze baktığımızda Batı coğrafyasından daha fazla el yazması eser görmekteyiz. Bunun temel sebebi ise Batı’da hayvancılık sistemi kesim üzerine kurulduğu için hayvanın her bölgesi kullanılırdı. Derisi ise parşömen yapımında kullanırdı. Doğu’da ise besi ağırlıklı bir hayvancılık sistemi bulunduğu için hayvan kesmek hoş karşılanmazdı. Asıl amaç hayvanların kullanılabildiği kadar kullanılmasıydı. Bu durum da Batı’da parşömen kullanımının daha yaygın olmasını sağlamıştır.
KELİMENİN KÖKENİ
“Pergament” için dilimizde kullanılan parşömen kelimesinin kökeni Fransızca’dır. Eski Çağ’da parşömen kelimesinin yerine kullanılan “Pergament” kelimesi ise ilk olarak İmparator Diocletianus döneminde (M.Ö. 301) “Pergamena” şeklinde, fiyatlarla ilgili bir fermanda kullanılmıştır. Kelimenin kökeni olarak Bergama (eski adı ile Pergamon) şehri gösterilse de bu bilgi çok da doğru değildir. Parşömenin ve papirüsün yapımı ve kullanımı uzun süredir bilinmektedir.
KİTABIN YAZILMA AMACI
Kitaplar genel olarak kilise ve manastırların kullanımları için hazırlanmışlardır. Nadir de olsa durumu iyi olan ailelerin kişisel kitaplıkları için de kitap hazırlanıyordu. Bu tarz kütüphaneler için hazırlanan kitaplar ise, hazırlatan kişinin ilgi alanlarına özel kitaplar oluyordu. Kilise ve manastırlar için hazırlanan kitaplar kilise ya da manastır azizinin özel malı olarak görülüyordu. Bu nedenle de kitapların ilk sayfalarında azizin adı yazılı olurdu.
Yeni kitap yazma veya kopyalama ihtiyacı ise yeni bir kilise ve manastır kurulduğunda ortaya çıkıyordu. Yeni kurulan kilise veya manastıra ayin ve eğitim için birçok kitap gerekli oluyordu. Orta Çağ Avrupa’sında kitap yazma ve kopyalama işini üstlenen kişiler okuma yazma bilen ve eğitimle uğraşan tek sınıf olan Ruhban sınıfındaki manastır keşişleriydi. Kitapların bireyselleşmesi 12. yüzyılın başlarında başlamıştır. Bu tarihlerde artan okuyucu kitlesi, yeni el yazmalarının yazılmasını beraberinde getirmiştir. Bu sayede ise kitap yazımı veya kopyalama işi sadece manastır keşişlerinin işi olmaktan çıkıp yeni bir iş kolu olarak ortaya çıkmıştır. Günden güne profesyonelleşen bu müstensihler zaman içinde kendi atölyelerinde de hizmet vermeye başlamışlardır.
BAŞTAN SONA BİR KİTAP NASIL HAZIRLANIYOR VE NASIL YAZILIYORDU?
Parşömenin yapımı için hayvan derileri kullanılıyordu. Kullanılan derinin yazı yazılabilir bir hale gelmesi ise çok yavaş bir süreçti. Bu iş için; koyun, keçi, geyik, ceylan, antilop veya buzağı derileri kullanılıyordu. Yazıma hazırlamadaki ilk adım hayvanın derilerinin kireçli bir suda bekletilmesidir. Daha sonra ise varsa üzerindeki et parçaları temizleniyor ve ardından kireçten temizlenmesi, yağların yok edilmesi ve beyazlaması için bir iki gün tatlı suda bekletiliyordu. Bu aşamada suyun içine kolajenleri parçalaması için köpek veya güvercin dışkıları eklenip deri yoğuruluyordu. Suda bekleyen deri gerilerek dikdörtgen bir çerçeve içine asılıyor ve burada bir bıçak (lunellum) yardımı ile kazınıyordu. Bu süreçte eğer deride sinek ısırığı, kıl kökü veya yara gibi izler varsa ya yama yapılıyor ya da boyutuna göre o şekilde bırakılıyordu. Yazmak için derinin etli kısmı tercih ediliyordu. Çünkü etli kısım hem daha beyaz hem de daha pürüzsüz oluyordu. Yazıma hazırlamanın son safhası olarak da hazırlanan parşömenin yüzeyi sünger taşı tozu ile pürüzsüzleştirilip üzerine pudra dökülüyordu. Ardından da kireçli su işlemi son kez tekrar ediliyordu.
Hazırlanan parşömenler karşılıklı iki sayfa olarak katlanıp 8, 16 veya 20 sayfa olacak şekilde iç içe geçirilirdi. En çok tercih edilen kitap ise 8 ve 16 sayfadan oluşan kitaplardı. Parşömeni bir kitap haline getirirken kesilen kısımlar ise ya çöpe atılıyor ya da öğrencilerin sınıflarda not tutmaları için kullanılıyordu.
Kalem olarak ise kuş tüyü tercih ediliyordu. Sağ elini kullananlar kuşun sol kanadını, sol elini kullananlar ise kuşun sağ kanadını kullanıyordu. Bu sayede yazmak için en iyi eğime sahip oluyorlardı. En çok tercih edilen kuş tüyü ise kaz ve kuğu tüyleriydi. Müstensih, tüyün ucunu bir bıçakla yontup, mürekkebi çekebilmesi için bir yarık oluşturuyordu. Sonra da tüyün ucunu bıçakla kenarlarından daraltıyordu.
Mürekkeplerin üretimi için ise birçok tarif vardı. Siyah renk en çok kullanılan mürekkepti. En çok kullanılan ikinci renk olan kırmızı ile başlıklar, baş harfler, tarihler ve bazı düzeltmeler yapılırdı. Mavi ve yeşil renkleri ise daha az kullanılırdı. Müstensih yazmaya başlamadan önce bir cetvel yardımı ile satırları çizerdi. Bu işlem için ince bir tığ veya renk vermeyecek mürekkepler kullanılırdı.
Yazma işlemi için kullanılan masalar eğilimli ve dik bir sandalyeye sahip masalar oluyordu. Çünkü müstensihin metni dik bir şekilde görmesi gerekiyordu ve kalemi dik tutabilmek için en iyi açı buydu. Fakat masalar her zaman çok geniş değildi. Kopyalama veya yazarken birden fazla kitabın kullanılması için masaların yanında kitap çarkları bulunuyordu. Müstensih bu çarkları çevirerek istediği kitabı okuyabiliyordu. Bazen de kopyalanacak eser bir başka keşiş tarafından yazara okunuyordu. Müstensihler bazen yazacak parşömen bulamadıklarında ise kütüphanede kullanılmayan bir kitabın sayfalarını bir bıçak yardımı ile kazıyıp yeni yazıyı diğer kitabın üzerine yazıyordu.
Yazma ve süsleme işlemi bittikten sonra da kitap ciltleniyordu. Bu işlem için ise bir araya getirilen yapraklar bir deri parçasına oturtulup dikiliyordu. Daha sonra ise sayfalarda baskı oluşturup kırışmamalarını sağlamak için ağır bir kapakla kapatılıyorlardı. Ekstra baskı için de kapakları tutan kelepçe veya kanca kullanılıyordu. Kapaklar ise dana veya domuz derisi ile kaplanıyordu. Bu sayede su geçirmeyen kapak kitabı daha çok koruyordu. Kitabın kapağına ise içerik ve yazar hakkında bilgi veren başlıklar atılıyordu.
KAYNAKÇA
Özlem Genç, Orta Çağ Avrupası Sosyal Kültürel ve Ekonomik Hayat, Kronik yay., İstanbul, 2022.
Charles F. Briggs, “Literacy, reading and writing in the Medieval West”, Journal of Medieval History, Cilt 26, Sayı 4, 2000, ss. 397-420.
Nuray Yıldız, “Eskiçağda Yazı Malzemesi Olarak Kullanılan Parşömen”, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türklük Araştırmaları Dergisi, Sayı 5, 1989.
Demet Sağlam, “Parşömenin Tarihçesi ve Geleneksel Yapım Tekniği”, II. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildirileri, Bergama, 2019.
Comments