top of page
Peter_Paul_Rubens_-_The_Fall_of_Phaeton_(National_Gallery_of_Art) (1).jpg
Kaan Köprülü

Augsburg Barışı


 


Augsburg Barışı'nın ilk sayfaları
Augsburg Barışı

16. yüzyılda Avrupa’nın birleştirici tek gücü Hıristiyanlıktı. Osmanlı toprakları haricinde kalan bütün Avrupa toprakları Hıristiyan'dı. İspanya topraklarında yaşayan son Müslümanlar da 16. yüzyılın başında yok oldu. Yahudiler ise Polonya ve Rusya sınırlarında yaşıyordu.


Hıristiyan dünyasındaki en net bölünme Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaydı. Bu bölünme 1453 yılından sonra iyice keskinleşmiş bulunuyordu. İstanbul’un Osmanlıların eline geçmesinden sonra, Balkanlar iki mezhebin buluştuğu bir sınır noktası haline dönmüştü.


Katolik Batı’da, kıtada geçerli tek kurum kiliseydi. Her ülkede kendi kanunlarının yanında bir de dini kanun bulunmaktaydı. Bütün üniversiteler kilise tarafından yönetiliyordu. Dönem şartları içerisinde kiliseye engel olacak hiçbir şart yoktu. Halk dini normlar ile iç içe yaşamaya ayak uyduruyordu. Fakat 16. yüzyılın başlarında yaşanan büyük bir kriz bütün Avrupa’nın temelini kökünden sarsacak ve geri dönülmeyecek bir dizi dönüşümlere sahne olacaktı. Bu yeni reform o kadar büyük çaptaydı ki, başta İncil’in okunmasından başlamak üzere dünya çapında da birçok kilise ve kültürün oluşmasına sebep oldu.  Avrupa’da evlenmek isteyen din adamları yeniden ortaya çıktı. Var olan bütün dini kurumlar hiçe sayıldı. Ortaya çıkan insanlar dini dayatmaların birçoğunu yıkarak dini yaymaya yeni bir soluk getirdiler. Farklı dini görüşlere hoşgörünün önünü açtılar. Fakat bütün Avrupa bunları yeni bir dini tartışma olarak görüyordu.


Papalığın resmi yapısına karşı sorgulamaların geçmişi uzun bir süreye dayanıyordu. Kilise reformları ile ilgili taleplerde bulunmak veya ruhban sınıfına ve din adamlarına eleştiriler yapmak yeni bir şey değildi. Dönemin genel şartları içerisinde; Din adamlarının köylüleri aforoz ile tehdit etmeleri, Roma’daki papalık sarayının fütursuz harcamaları, piskoposların cemaatleri ile ilgilenmemesi, toplanan öşür vergisinin daha sık toplanmaya başlaması ve din adamlarının cahil olması gibi birçok sorun vardı. Bütün bunları eleştiren bir grup olsa da dönemin genel havası bu tartışmalar içinde sürüyordu.

Fakat 1517 yılında Alman bir keşiş olan Luther’in yaptığı eylem, farkında olmadan bütün dini temelleri kökünden parçaladı ve Almanya’da yeni bir ulusal bilinci ortaya çıkardı. Luther, hayatının büyük bölümünü Elbe Nehri yakınındaki Wittenberg şehrinde geçirdi. Burada kurulmuş olan üniversitede ders verirken yavaş yavaş İncil’in yeni bir anlayışla vaaz edilmesi gerektiğini düşünmeye başladı. İnsanlara Tanrı’nın bir cezalandırıcı değil bağışlayıcı olduğunu anlatması gerektiğine inanıyordu.


Roma’ya giden Luther orada gördüklerinden hazzetmemişti. Kilise yönetimindeki din adamlarının yönetimleri beter bir haldeydi. Endüljans satışının da yanlış bir şey olduğunu düşünüyordu. Köylülerden kendilerine anlatılan şeyleri de dinledikten sonra öfkelenen Luther, şikayetlerini Latince dile getirdiği metni doksan beş tezde toplayarak 1517 Azizler Yortusu’nda Wittenberg şatosunun kilisesinin kapısına astı.


Bir kopyasını da Almanya’nın en önemli dini otoritesi olan Mainz Kilisesi’ne gönderdi. Başpiskopos ise, tezleri Roma’ya iletirken aynı zamanda da Luther’in vaaz vermesini yasakladı. Fakat tezler çoktan Almanca’ya çevrilip birçok yere dağıtılmıştı. Böylece bütün Almanya’da büyük bir tartışma ortamı yaratıldı. Aynı zamanda bazı Alman hükümdarlar da bu dini tartışma ile ilgilenip kendi huzursuzluklarını dile getirmeye başladı. Artık Luther, bir reform savunucusu değil, dini otoriteyi sorgulayan bir kanaat önderi halini almıştı.

1520 yılına gelindiğinde ise Luther, kendisini aforoz eden papalık fermanını yakıp vaaz vermeye devam etti. İmparatorluk Meclisi’nde de görüşlerinden vazgeçmedi. Artık Almanya, Luther yandaşları ve karşıtları olarak karşı karşıya gelmişti. 1521 yılında İmparator V. Karl onu kanun kaçağı ilan etti.


Luther’in benimsediği dini görüş; günah çıkarma, günahların bağışlanması ve din adamlarının evlenememesi görüşüne karşı çıkıyordu. Görüşü, din adamlarından rahatsız olan herkes tarafından benimsendi. Ek olarak İmparatorluk ile başı dertte olan Prensler tarafından da destek gördü. Çıkan savaşlarda ilk kez “Protestan” ifadesi kullanıldı.


Luther’in tezlerini Wittenberg’de bulunan kilisenin kapısına asmasından kır yıl sonra, 1555’te Augsburg’da toplanan imparatorluk meclisi, Augsburg Barışı ile Almanya’nın Katolik ve Protestan olarak bölündüğünü kabul etti. Bir keşişin şikayetlerinden yola çıkarak başlayan bu görüş, Avrupa’nın dini çoğulculuğu kabul etmesi ile son buldu.


KAYNAKÇA


  • J. M. Roberts, Avrupa Tarihi, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2015.

  • Hakan Olgun, Katolik Kilisesi’nin Endülüjans Uygulaması ve Protestan Reformuna Etkisi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 18, Sayı 18-19.

  • James Atkinson, The Trail of Luther, London 1971.

 

32 views0 comments

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page